KAHVE HAKKINDA

Kahve

Kahvenin çekici kokusuna birçoğumuzun dayanamadığı yadsınamayacak bir gerçek… Kimi zaman sabah uyanmaya yardımcı olan, kimi zaman akşama keyif katan, bazen de heyecanlı bir sohbete eşlik eden ama her zaman yanımızda olan kahvenin yolculuğu, oldukça eski zamanlara dayanıyor.

Orta Afrika’da da kahvenin anavatanı sayılabilecek bir ülke var: Etiyopya. Ağaçların çokluğu nedeniyle kahvenin tarihteki sıfır noktasının bu bölge olduğuna dair birçok kanıt bulunuyor. Arap Yarımadası ise kahvenin yetiştiği ilk lokasyonlardan… Öyle ki, birçok efsaneye konu olan kahvenin dünyaya ticaretinin ilk buradan başladığı belirtiliyor.

Kahvenin tarihte petrolle birlikte en çok ilgi duyulan iki üründen biri olduğu biliniyor. Bizim coğrafyamızın kahveyle tanışması ise Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını Yemen’e kadar genişlettiği döneme denk geliyor. Hatta bu devirde doğru kahve pişirme derslerinin verildiği, kahve ustaları tarafından padişaha servis yapıldığı da uzmanların tarihe düştüğü notlar arasında yer buluyor.

Kahvehane kültürü de yine bu dönemde başlıyor ve 1550’de ilk kahvehane kapılarını açıyor. İnsanların kahve içerken aynı zamanda sosyalleştikleri bu ortam, günümüze kadar modernize edilerek veya klasik dokusunu koruyarak bir şekilde gelmeyi başarıyor.

Avrupa’da ise İtalya halen önemli bir kahve merkezi. Hatta bu konuda tüccarların ilk kahve tohumlarını İstanbul’dan Venedik’e götürüp bu oluşumu başlattıklarına dair görüşler bulunuyor.

Öyküsü de iklimi kadar sıcak olan kahvenin yolculuğu yeni çağa adapte olarak durmaksızın devam ediyor. “Bir fincan kahve varsa henüz her şey bitmedi demektir” sözünde de denildiği gibi; kahvenin bize anlatacağı daha çok hikaye var.